İstanbul'un iki asırlık Polonyalı köyü yok olmanın eşiğinde

Polonyalı göçmenler tarafından yaklaşık iki asır önce kurulduktan sonra farklı kimliklerin ve kültürlerin ahenk içinde yaşadığı Polonezköy, Polonya kökenli nüfusun azalmasıyla kültürel zenginliğini kaybetmenin eşiğinde.

Tourexpi 18.01.2025 00:00 18.01.2025 00:00

Polonyalı

Prens Adam Jerzy Czartoryski teşvikleriyle 19. yüzyılda kurulan köyün nüfusu,

kentleşme ve Polonya kökenlilerin yurt dışına göçmeleri gibi nedenlerle giderek

azalıyor.

Köyde

kalan az sayıda Polonya kökenli ise hem kültürlerini korumak hem de nesillerini

devam ettirmek için büyük gayret gösteriyor.

AA'nın

"İstanbul'un Yüzleri" başlıklı dosyasının yedinci haberinde,

Polonezköy'ün "son Polonyalıları", AA muhabirine köyün kültürel

dönüşümünü anlattı.

"Biz

hem Polonyalı hem de Türk'üz aslında"

Polonezköy'ün

5. nesil Polonyalısı olan Dilara Biskupski, nerdeyse tüm akrabalarının köyü

terk ettiğini birçoğunun da Polonya'ya yerleştiğini söyledi.

Ailesiyle

köyde yaşamaya devam etmek istediğini belirten Biskupski, "6. neslin de

son annelerinden biriyim, 3 oğlum var. Onlar da Polonezköy'deki son Polonyalı

nesli. Biz direnebildiğimiz kadar kendi işimizi yapıp, kendi çocuğumuzu

büyütüp, kendi kültürümüzü yaşatıp burada yaşamaya devam etmek istiyoruz."

dedi.

Biskupski,

Polonezköy'deki çok kültürlü yaşamın modern dünya için eşsiz bir örnek olduğunu

belirtti.

Farklı

kültürlerin bir arada yaşamasının köye zenginlik kattığını anlatan Biskupski,

"Tamamen güzelliğin, birlikteliğin, birlikte olmanın anlamını yaşatan çok

güzel bir köy Polonezköy." diye konuştu.

"Hristiyanlar

ve Müslümanlar her bayramda birbirlerini mutlaka ziyaret eder"

Biskupski,

Polonezköy'de Müslümanlar ve Hristiyanların iki asırdır sorunsuz, dostça ve

kardeşçe yaşadığına dikkati çekti.

"Bütün

Hristiyanlar ve Müslümanlar her bayramda birbirlerini mutlaka ziyaret eder,

mutlaka hediyesini getirir." diyen Biskupski, bu kültürel zenginliğin son

yıllarda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti.

Biskupski,

"Benim bütün halalarım yurtdışına yerleşti. Babamın sülalesinden burada

kalan bir tek benim. Polonezköy 1842’de kuruldu ve kurulduğundan beri

Müslümanlar ile Hristiyanlar dostça, kardeşçe birbirini ayırt etmeden her zaman

herkese kapıları açık olarak yaşadılar. Bu her zaman da böyle olacak."

ifadesini kullandı.

"Son

nesiliz"

Polonezköy'deki

6. nesil Polanyalılardan olan Antoni Dohoda da nüfuslarının azaldığını ifade

etti.

Dohoda,

Polonezköy'de bilinen ilk evin büyük dedesi tarafından yapıldığını ve Zofia

Rizi Anı Evi olarak bugün de Polonezköy'e gelen ziyaretçilere köyün tarihi ve

kültürü hakkında bilgiler sunduğunu söyledi.

Burada

hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmadıklarını vurgulayan Dohada, şunları kaydetti:

"Burada

dostane büyüdük, dostane yaşadık. Zaten tamamen Türkleşmiş durumdayız. Bundan

da çok mutluyuz, çok gururluyuz ama aynı zamanda nereden geldiğimizi de asla

unutmadık. Polonya'da akrabalarımız var ama bağlarımız artık kopmaya başladı.

Artık tatilden tatile gezmeye tozmaya gidiyoruz. Hem ekonomik şartlardan

yerlerini satıp gidenlerden ve yaşça büyük olanların vefatlarından dolayı

popülasyon iyice düşüyor ve bu kültürü devam ettirebilecek nesil olarak sadece

gençler kaldı. Gençleri de günümüz şartlarında Polonezköy'de tutmak çok

zorlaştı."

Polonya

kökenli nüfusu 50'lere kadar düştü

Polonezköy

Muhtarı Özer Okumuş ise 40 senedir Polonezköy'de yaşadığını ve buradaki

kültürel dokunun eşsiz bir yapıya sahip olduğunu belirtti.

Polonezköy'ü

kuranların Polonyalılar olmasının ve çok kültürlü yapısının önemli olduğunu

anlatan Okumuş, "Tamamen köyü kuran onlar. Belirli bir dönem sonra

yurtdışına çok fazla göç veriyor ve nüfus azalıyor. Son dönemde de gençler,

okumaya gidenler, yurtdışına gidenler yurtdışında kalıyor. Geri dönme niyetleri

de olmuyor. Burada kalan yaşlı nüfustan da vefatlar oluyor. Giderek sayı

50'lere kadar düştü." ifadelerini kullandı.

Köyde

harika bir çocukluk ve gençlik geçirdiğini dile getiren Okumuş, hatıralarını şu

sözlerle özetledi:

"Çocukluğum

burada geçti. Burada Daniel, Antoni, Fredi abilerin elinde büyüdük. Buranın

kültürünü yaşadık, içimize çektik. Polonya'yla olan kökler burada hiçbir zaman

kopmamış. Bu kültürü yaşatmak için Polonya’nın da konsolosluğun da çok büyük

katkıları var. 40 sene öncesinde bu köye ilk geldiğimizde her akşam bir evin

bahçesinde toplanır, masa kurulur, eğlenilirdi. Her akşam mutlaka maç

oynanırdı. Buradaki en büyük özellik her akşam 5-7 arası muhakkak maç

oynanmasıydı. En yakın arkadaşlarım Deniss Novvicki, Klara Zilkovski ve Cüneyt

Berik, biz hep beraberdik, iç içeydik. Yine burada herkes düğünde, cenazede

birbirinin yanında ve arkasında. O konuda kimse bir eksiklik hissetmiyor."

(AA)

Orijinal Haber

Login and/or register to view page statistics