Osmanlı mirası Gelemiç Mahallesi 7 asırlık mimari dokusunu koruyor

Bursa'da Uludağ'ın güney eteklerinde kurulu Keles ilçesine bağlı kırsal Gelemiç Mahallesi, 7 asırlık geleneksel mimari dokusuyla ön plana çıkıyor.

Tourexpi 21.02.2025 00:00 21.02.2025 00:00

Kent

merkezinden 72 kilometre uzaklıkta, Çandır Deresi'nin oluşturduğu vadinin

yamacındaki kırsal mahalle, doğal güzellikleri ve bozulmamış sivil mimarlık

örneği yapılarıyla görenlerin ilgisini çekiyor.

Osmanlı

döneminde inşa edilen, günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş çoğunluğu iki

katlı, bazılarının altından sokak geçen kerpiç evler, samanlıklar ve geleneksel

taş döşemeli sokaklarıyla nadir bir yerleşim dokusuna sahip Gelemiç, bu

özellikleriyle kültürel bir miras değeri taşıyor.

Eğimli

araziye konumlanmasından dolayı dağ ve orman manzarasına hakim evler, yazın

serin kışın sıcak tutması ve doğal yapısı sayesinde içeride sağladığı temiz

hava akışıyla rahat uyku sağlayıp, vücuda zindelik katıyor.

Gelenek

ve göreneklerini de geçmişten günümüze muhafaza eden kırsal mahallede,

fırınlarda ekmek yapan, taş değirmende mısır çeken kadınlar, çitlembik

(menengiç) yağı çıkaran gençler, tarla ve bahçe işinin yanı sıra hayvan

bakanlar ile okula giden çocuklar günlük yaşamı oluşturuyor.

"Binalar

yazın serin, kışın sıcak"

Gelemiç

Muhtarı Abdülkadir Kaya, AA muhabirine, mahallenin 7 asırlık geçmişe sahip

olduğunu söyledi.

Mahalle

nüfusunun 398 olduğunu, bunun 220'sini gençlerin oluşturduğunu belirten Kaya,

"Genç nüfusun köyde kalmasının sebebi, civar köylerdeki işleyişi

sağlamaları. Gençler, ormanda çalışıyor, budama yapıyor ve işlerini kendileri

üretiyor. Orman ürünleri, kiraz, ceviz bunlarla ilgilenirken zaten yıl bitiyor.

Yazın burada, kışın şehir merkezinde çalışanlar var. Nüfus, yaz aylarında

600-700 oluyor." diye konuştu.

Çocuklarının

eğitimi nedeniyle göç edenlerin de olduğunu, mahalledeki ilkokulda kadrolu bir

öğretmenin 12 öğrenciye eğitim verdiğini aktaran Kaya, "Köylerde

kapanmayan birkaç okuldan biriyiz. Çoğu köyde öğrenci bulunmadığı için okullar

kapanıyor. Bizimki açık onun için seviniyoruz." dedi.

Gelemiç'in

simgesi haline gelen kerpiç yapıların yıllardır ayakta durduğunu ve dayanıklı

olduğunu anlatan Kaya, şöyle konuştu:

"Eski

ustalar, toprakla samanı karıştırıp, mayalayıp kalıba dökmüş, bekletip

kuruttuktan sonra oluşan kerpiçlerle bina yapmış. Bu binaların yazın serin,

kışın sıcak olması, ahşap olması, sağlık yönünden çok iyi. Şu an bunları yapan,

bunlarla ilgilenen ustalar yok. Halen bu evlerde yaşam var. Çocukluğumu burada

geçirdim, kerpiç evde büyüdüm. Ben, 2008'de Bursa'dan geldim ve betonarme ev

yaptım. Akşama kadar çalışıp dinlenmek için eve gittiğimde ahşap kerpiç evde

kaldığımda sabahları daha dinç kalkıyordum, betonarmede böyle bir şey

yok."

Kaya,

özellikle hafta sonları şehir dışından kalabalık grupların Gelemiç'i gezmeye,

fotoğraflamaya geldiğini dile getirerek, mahalle sınırları içindeki Gavurini

Mağarası ve Kocasu Nehri'nin doğa sporu meraklılarının ve fotoğrafçıların

ilgisini çektiğini sözlerine ekledi.

"Oyun

bilmeyen delikanlıya kız vermezler"

Mahallenin

yaşlılarından Ümmet Doğan (82) da doğduğundan beri Gelemiç'te yaşadığını, bağ,

bahçe, tarla işleriyle geçindiklerini anlattı.

Önceki

yıllarda mahallede yoğunlukla üzüm yetiştirildiğini belirten Doğan, "Üzümü

meşhurdu, 'şıralık' diye geçerdi. Kamyonla İnegöl'e götürüp satardık. Daha

eskiden kozacılık, ipekböceği yapıyorduk. Şimdi kiraza döndü." ifadesini

kullandı.

Doğan,

2003'te kerpiç evinde yangın çıktığını ifade ederek, "O zamana kadar

kerpiç evde yaşıyorduk. Bacadan çıkmış yangın, haberimiz yok. Ev yandı, bir

ceketimizle kaldık ortada. Daha sonra beton ev yaptık. Kerpiç evde yaşamak çok

güzel, uykusu olsun, yaşaması olsun çok iyiydi. Beton binada öyle

olmuyor." dedi.

Gelemiç'in

düğünlerini de anlatan Doğan, şöyle devam etti:

"Oyun

bilmeyen delikanlıya kız vermezler burada. O köy odasına gitmeden, orada eğitim

görmeden olmaz. O zamanlar kahve yok. Mecbursun odaya gireceksin. Köyün

düğünleri 4-5 gün sürerdi. Çalıgıcılar geldi mi 5-10 düğün yapıp giderlerdi.

Keles yöresinde bizim köyün oyunu gibi bir tane daha çıkmaz. Çıkacak varsa

çıksın karşıma. Ben konuşurum, o zaman çıkamaz. Küçük oyun, büyük oyun

çeşitleri vardı. Davul, çift zurna, darbuka, kaşıklarla, zillerle oynanırdı.

Kadınlar da kendi arasında bakır havası oynar. Şu anda da aynı böyle oynamaya

devam ederler."

"Rutubet

yok, hava alıyor"

Mahalle

sakinlerinden 50 yaşındaki Necla Sevimli de Gelemiç'te yaşadığı için mutlu

olduğunu söyledi.

Mahallede

komşuluğa da önem verildiğini belirten Sevimli, "Mutluyuz köyde

yaşamaktan. Komşularımız, iyidir. Birbirimize gelir gideriz. Toplanırız,

beraber ekmek yaparız, yeriz, içeriz. Akşam oturmalarımız olur. Ben kerpiç evde

büyüdüm. Kerpiç evlerde dururken beton evler daha iyi, temizliği rahat diye

düşünüyorduk ama sağlık yönünden kerpiç evler daha iyi. Rutubet yok, hava

alıyor." ifadesini kullandı.

Gelemiç'te

doğup büyüyen 25 yaşındaki Yunus Kekik de şehirden uzak kırsalda yaşamı tercih

ettiğini anlattı.

Buradaki

çoğu gencin, şehir hayatını, trafiği, kalabalığı gördükten sonra mahallesine

daha çok bağlandığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Çünkü

sakin, kafasına göre bir hayat sürdürebiliyor, kendi işini yapma şansı var. O

yüzden bizim köyde göç, biraz daha azdır. Burada tarla ve bahçe işlerinin yanı

sıra eylül-ekim aylarında dağlardan çitlembik topluyoruz. Çitlembiklerin

mavisi, kırmızısı olur. Kırmızısı kurudur, içi boştur. Mavisini ayırıyoruz.

Serip birkaç ay kuruttuktan sonra makinede kırıp kavurup baskıyla yağını

çıkarıyoruz. Mayhoş bir tadı var. Hem yiyoruz hem merhem gibi kullanıyoruz.

Vücuda iyi geliyor." (AA)

Orijinal Haber

Login and/or register to view page statistics