Güneydoğu'nun şiirsel kentlerinden Mardin'de ziyaretçiler zamanın izini sürüyor

Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Mardin, benzersiz mimarisi, zengin kültürel mirası ve etkileyici doğal güzellikleriyle seyahatseverleri bekliyor.

Tourexpi 01.04.2025 00:00 01.04.2025 00:00

Mardin,

Dicle ve Fırat Nehri'nin suladığı bereketli topraklarda ilk çağ döneminden beri

farklı kültürlerin, inançların uğrak yeri ve insanlar için önemli bir yerleşim merkezi

oldu.

İpek

Yolu güzergahındaki şehir, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri

ile dikkati çekerken, tarihi değere sahip cami, türbe, kilise, manastır ve benzeri

dini yapılara da ev sahipliği yapıyor.

Tarihi

Mardin evleri

Özgün

bir mimari geleneğin bugüne kadar devam etmesiyle öne çıkan ilginç yerleşim mekanlarının

gözlendiği kent, volkanik bir bölgede bulunuyor. Bu açıdan tarihi Mardin taş evleri,

Mardin Kalesi'nin eteklerinden ovaya doğru birbiri üzerine yükselen teraslar halinde,

tepenin güney yamacında yer alıyor.

Mardin'deki

bu evlerin hiçbirinin gölgesi birbirinin üzerine düşmüyor. Güneş ışınlarının aksine

düzenlenen daracık sokaklar, iklim şartlarına göre yazın kavuruculuğunda gölgede

kalıp insanları sıcaktan koruyor. Bu evlerde kullanılan taşlar, sıcak ve soğukta

daha da sertleşiyor. Taşların özelliklerinden dolayı evler, yazları serin kışları

sıcak oluyor.

Kentle

özdeşleşen bu kagir evler, gerek plansal özellikleri gerekse malzeme ve bezemeleriyle,

Anadolu konut mimarisinde ayrıcalıklı bir konuma sahip.

"Mardin,

dünyada tamamıyla kentsel sit alanı olan 3 kentten biri"

Mardin

Müzesi Kazı Sorumlusu Arkeolog Dr. Devrim Hasan Menteşe, AA muhabirine yaptığı açıklamada,

Mardin'in paleolitik dönemden (Eski Taş Çağı) Osmanlı Devleti'ne kadar, çok özel

eserlerin bulunduğu bir şehir olması sebebiyle tarihten bu yana insanları cezbettiğini

söyledi.

Menteşe,

Mardin'in dillerin ve dinlerin de buluştuğu çok özel bir kent olduğunu belirterek,

"Zaten İpek Yolu güzergahında, bir dağın üzerine kurulmuş olması da bunun en

önemli göstergelerinden birisi. Mardin'in tarihine baktığımızda, geçmişinden günümüze

kadar hem ticari hem de tarımsal anlamda da çok özel bir yer. Çok verimli ovaları

kontrol eden bir kent." dedi.

Mardin'in

adeta açık hava müzesi olduğunu vurgulayan Menteşe, şöyle devam etti:

"Ziyaretçilerimiz

Mardin'e gelince çıkamıyor. Türkiye'nin her yerinden, çevre illerden, farklı ilçelerden

gelenler var. Yabancı ülkelerden de çok fazla ziyaretçi var. Yıllık sanırım 4 milyonun

üzerinde ziyaretçi alan bir şehir. Bu rakam Mardin'deki herkes için çok önemli.

Buradaki görselliğin korunması da önemli. Dünyada tamamıyla kentsel sit alanı olan

3 kentten biri konumunda. Bir arkeolog olarak şunu söyleyebilirim, yaptığımız kazı

çalışmaları da şunu gösteriyor, onlarca uygarlığın yaşadığı bir kent burası. Kazı

çalışmalarında da bütün uygarlıkların izlerini görebiliyoruz. Bu gösterge de insanların

oldukça ilgisini çekiyor."

Mardin'de

arkeolojik çalışmalar hızla devam ediyor

Devrim

Hasan Menteşe, Mardin'in korunaklı bir dağın tepesine kurulmuş bir şehir olması

nedeniyle bir sınır karakolu özelliği taşıdığına dikkati çekerek, "Özellikle

Roma dönemine baktığımız zaman en büyük sınır karakolunu, Dara (Anastasiopolis)

Antik Kenti'ni oluşturuyor. İki büyük süper gücün Persler ve Romalıların karşılaşma

merkezlerinden birisi. Çok büyük savaşların döndüğü bir alan. Yapılarına baktığımız

zaman Dara Antik Kenti, açık hava müzesi gibi büyük bir görsel şölen sunuyor. Nekropolüyle

çok önem kazanmış bir kent." diye konuştu.

Mardin'de

Roma yapılarının hala ayakta olduğuna değinen Menteşe, şehirdeki arkeolojik çalışmalara

dair şunları söyledi:

"Mardin'de

arkeolojik çalışmalar da ön planda. Dara Antik Kenti, Geleceğe Miras Projesi'ne

dahil edilen bir kazı konumuna erişti. Yine aynı şekilde Boncuklu Tarla, en eski

neolitik yerleşim yerlerinden bir tanesi. Göbeklitepe ile çağdaş bir yerleşim yeri.

Burası da Geleceğe Miras Projesi'ne alındı ve burada çalışmalara devam ediliyor.

Mardin Artuklu Üniversitesinden hocalarımızın yaptığı çalışmalar da var. Boğaziye

Höyüğü başta olmak üzere, çok eski bir paleolitik dönem mağara kazısı yapıyorlar.

Bunlar da çok ses getiren çalışmalar. Kazı çalışmaları Milattan önce 300-1000'li

yıllara kadar gidiyor. Boğaziye Höyüğü'nde çok önemli bir saray kalıntısı bulundu.

Bu, bölgenin değil, belki de Türkiye'nin en büyük höyüğünden biri olan yerleşim

yeri. Yine Rabat Kalesi'nde de çalışmalara devam ediliyor. Mardin Kalesi kazıları

da var ve bu kazılar gittikçe genişliyor, çeşitleniyor. Bu çalışmalar eminim ki

bize, Mardin'in tarihi ile ilgili çok daha somut, önemli veriler sunacak."

"Güney

Kore, İngiltere, Fransa ve Japonya'dan çok fazla turist gelmeye başladı"

Arkeolog

Menteşe, Mardin'in gastronomiyle de dikkati çektiğini belirterek, "Mardin Artuklu

Üniversitemizde gastronomi bölümü açıldı. Hocalarımızın yemek kültürüne dair çalışmaları

var. Yine aynı şekilde Mardin'in müzik kültürü son dönemde ön plana çıkmaya başladı.

Şanlıurfa'nın sıra geceleri vardır. Burada da leyli geceleri düzenleniyor. Yemek

kültürüyle oldukça ilgi çekiyor." değerlendirmesini yaptı.

Mardin'in

doğal bir film platosu olduğunu, son dönemde film ve dizi yapımcılarının şehre rağbet

gösterdiğini söyleyen Menteşe, bu sayede şehrin kültürünün, zenginliklerinin daha

iyi tanıtıldığını aktardı.

Menteşe,

bir proje için geldiği fakat hayran kalarak 14 yıldır yaşamayı sürdürdüğü Mardin'in

yıllar içinde birçok alanda geliştiğini belirterek, "Yapılan turizm çalışmaları

artık meyvesini veriyor. Benim geldiğim zamanlar turist sayısı çok azdı. Son dönemde

özellikle yabancı ziyaretçilerin Mardin'e ilgisi artmaya başladı. Özellikle Güney

Kore, İngiltere, Fransa ve Japonya'dan çok fazla turist geliyor." şeklinde

konuştu.

Mardin'in

önemli tarihi yapıları

Mor

Behnam ile kız kardeşi Saro adına yapılan, 6. yüzyıla ait Mor Behnam Kilisesi "Kırklar

Kilisesi" olarak biliniyor. Mardin 1293'te Süryani Kadim Patriklik Merkezi

olduktan sonra halkın ruhani ve idari işleri bu kiliseden idare edildi. Kilisede

1928'e kadar eğitim ve öğretimin devam ettiği belirtiliyor.

Midyat'taki

Süryani Ortodoks Kilisesi'nin en eski manastırlarından Mor Gabriel Manastırı da

hala aktif olarak kullanılıyor.

Mardin

Ovası'na hakim bir noktada bulunan Deyrulzafaran Manastırı, 5. yüzyıldan başlayarak

farklı zamanlarda yapılan eklentilerle 18. yüzyılda bugünkü haline kavuştu. Manastır,

milattan önce Güneş Tapınağı, daha sonra da Romalılar tarafından kale olarak kullanılan

bir kompleks üzerine inşa edildi. Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı

azizlerin kemiklerini buraya getirterek kaleyi manastıra çevirdi. Manastır bugün

de Süryani Kilisesi'nin önemli dini merkezlerinden biri olarak hizmet veriyor.

Mardin

Metropoliti'nin ikametgahı da olan manastır, dünyanın dört bir yanına dağılmış Süryaniler

tarafından dua almak ve bereket için ziyaret ediliyor.

Mardin

merkezindeki Kasımiye Medresesi 15. yüzyılda inşa edildi. Mimari açıdan önemli bir

yapı olan medrese, şehrin simgelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Artuklu

dönemine ait Latifiye Camisi, Mardin'in tarihi dokusunu yansıtan önemli camilerinden.

Yine

Artuklu dönemi mimari örneklerinden, dilimli kubbesi ve minaresiyle Mardin'in sembolü

olan Mardin Ulu Cami kayıtlara göre iki minareli inşa edildi. Caminin bugün mevcut

olan tek minaresinin kare kaidesindeki yazıt, yapım tarihini 1176 olarak veriyor.

Çevredeki birçok yapı tarafından taklit edilmiş bir model olan cami, halen ibadete

açık.

Mardin'in

merkezindeki Keldani Katolik cemaatine ait Keldani Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi,

Süryani Ortodoks cemaatine ait Mor Mihail Kilisesi, Mor Şimuni Kilisesi, Bab Es

Sur (Melik Mahmud) Cami, Kasım Tuğmaner Cami, Şeyh Çabuk Cami, Emineddin Külliyesi,

Hatuniye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Kızıltepe Ulu Cami, Kızıltepe Dunaysır/Koç

Hisar Ulucami, Midyat Cevdet Paşa Cami, Midyat Ulu Cami, Midyat Hacı Abdurahman

Cami, Nusaybin Zeynel Abidin Cami ve Türbesi de şehrin önemli yapıları arasında

yer alıyor.

Şehre

30 kilometre uzakta bulunan Dara Antik Kenti ise eski Mezopotamya'nın en önemli

yerleşim yeri kabul ediliyor. Geçmişte görkemli ve zengin tarihi hikayelere ev sahipliği

yaptığı bilinen bu antik kent, farklı kültür ve dinlere ait pek çok simgenin bir

arada görülebilmesine imkan tanıyor.

Filmlere,

dizilere, şarkılara, türkülere konu olan Mardin, gezginler için her mevsim, çok

çeşitliliği yansıtan kültürü ve mutfağıyla önemli bir destinasyon olarak öne çıkıyor.

(AA)

Orijinal Haber

Login and/or register to view page statistics